KÖYE MEKTUPLAR – 1
 
Nevşehir, Kozaklı, Gerce köyünde,
Ali hoca gene kuzu yayar mı?
Nasihat ederek o bildiğinde,
Kuzuları komş'ekine savar mı?
 
Sofu'nun oğlunun odası n'oldu?
Ne adı anılır ne kemik kaldı.
Tandırlar yakılıp ekmeği'moldu,
Koca araziler, bir malı var mı?
 
Mazı'nın konağı n'oldu dururmu?
Mazlumun zalimde ahı kalır mı?
Korkutup, sindiren iflah olur mu?
Onları bilenler ibret alır mı?
 
Recep Çavuş adı söylenir dilde,
Türküler çağrılır, gönülde dilde,
Cacık toplanır mı şol bizim elde,
Bulgur pilavında tereyağı var mı?
 
A bayırdan meliyor mu kuzular?
Avcılara ev arar mı tazılar?
Ali al kınalı gelinlik kızlar,
Altınlarla süslü duvak takar mı?
 
Gençler çığır bilmez, kar yağıyor mu?
Yoharı çeşmede su donuyor mu?
Gökde akbabalar fır dönüyor mu?
Hoca ezan için taşa çıkar mı?
 
Daha ne yazıyım neler soruyum,
Zaman değirmeni dönmez varıyım.
Kapılar açık mı varıp giriyim,
İNCE'yi misafir eden çıkar mı?
4.4.1996
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
KÖYE MEKTUPLAR  -2
 
Çocuklar gitti mi çiğdem kazmaya?
Oya işlendi mi alli yazmaya?
Millet başladi mi bagi bozmaya?
Köyden bir havadis verseniz yeller.
 
Kocadere kurudu mu akar mı?
Kağnı gıcırtısı köyü tutar mı?
Bulgur kaynatılır metel atar mı?
Dam başina yatak serseniz güller.
 
Dalle'mminin Hasan sevdalandı mı?
Bizim köyün kızlar boyalandı mı?
Evler dolaşilip sayalandi mi?
Sayacı'ya sizde verseniz eller.
 
Kamil emmi süt tozunu yaktı mı?
Hoca'fendi minareye çıktı mı?
Herkes duyup oruçların açtı mı?
Komşulara sofra serseniz A'ler.
 
Tuz taşlari söküldü mü durur mu?
Emlik kuzu en arkada kalır mı?
Çeşmelerde gene öyle sira olur mu?
Testilerden bir su içseniz yeller.
 
Ekinler biçilip, yığın olur mu?
Getirilip harman yere konur mu?
Öküz ve atlara yem bulunur mu?
İNCE ile düven sürseniz beyler.
 
25.4.1996 Kayseri/Sabit İnce
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
KÖYE ÖZLEM
 
Ben emekli olunca,
Bir köye gideceğim.
Sevdiğimi bulunca,
Çift bayram edeceğim.
 
Bu kadar gürültüden,
Ben sağır olacağım.
Bir hırkayla örtüden,
Mutluluk duyacağım.
 
Temiz hava, bol gıda,
Şehiri nideceğim.
Stressiz bir uykuda,
Bu canı vereceğim.
 
Ince suyu çeşmeden,
Kanarak içeceğim.
Dağı bayır demeden,
Her yeri gezeceğim.
 
7.4.1996 Kayseri Sabit İnce
 
KÖYÜM VE OKULLARIM
 
Nevşehir kozaklı gerce köyünde,
Çığırlar olurdu benim boyumda.
Gözüm kaldı toprağında, suyunda,
Gerce köyü mevlam seni korusun.
 
Mehmet Yağmur mavi gözlü Atatürk,
Okulda sobada tezek yakarık,
Ders bitince teneffüse çıkarık,
Rahme hoca öğretmenin pirisin.
 
Hüseyin öğretmen saz da elinde,
Türküler söyletir benim dilimde.
Nurettin Metin de imran köyünde,
Beyoğlu Yılmaz’ım Nevşehirlisin.
 
Orta’kulda Ahmet Tığlıoğlu müdür,
Elinde bir keman teli söyletir.
Başım yarar hastanede ağlatır,
Birsen hanım sen de İstanbullusun.
 
 
 
 
 
Ayla ve Cihangir Celayir eştir,
Öğretmen denmez ki çoğu ateştir.
Öğretmenler bize birer güneştir,
Ali Bakırcım da Nazillilisin.
 
Hikmet Akbulut da fotoğraf çeker,
Arif Kepenek de şeker mi şeker,
Tarım dersin de de hep tohum eker,
Mehmet Kepenek sen Genezinlisin.
 
Kayseri Ticaret Lisesindeyim,
Okuyan talebe süksesindeyim.
Düvenönün de de bir oteldeyim,
Mehmet Uzaslan’a rahmet eylesin.
 
Necati Çalışkan da başmuavinim,
Abdullah Temelli de okul müdürüm,
Durmuş Esen dersen coğrafya derim,
Osman Güden’e de sağlıklar versin.
 
Ali Doğaner’le Hatice Altun,
Mehmet Yılmaz ile şeker yaparsın,
Birant Mehter Kızar diye korkarsın,
Günay Hanıma da meftun olursun.
 
Keriman hanımın İzmir durağı,
Hepsi ayrı ayrı yaktı cerağı,
Hatırladım gezdim o eski çağı,
Sağ olana Mevlam ömürler versin.
 
Sabit ince Kayseri